Durkheim eğitim anlayışı nedir ?

Ceren

New member
Durkheim’in Eğitim Anlayışı: Toplumsal Yapılar ve Eğitim Sistemine Karşılaştırmalı Bir Bakış

Eğitim, toplumsal yapıları şekillendiren en önemli araçlardan biridir. Eğitim, bireyleri sadece bilgiyle donatmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal normları, değerleri ve kültürel yapıları da bireylere aktarır. Bu noktada, sosyolog Émile Durkheim’in eğitim anlayışı önemli bir yer tutar. Durkheim, eğitimin yalnızca bireysel gelişim için değil, aynı zamanda toplumsal düzenin sürdürülmesi için de gerekli olduğunu savunmuş ve eğitimi toplumsal bir olgu olarak ele almıştır. Durkheim’in eğitim anlayışını, toplumsal yapıların işleyişine ve bireylerin toplumsal kurallara uyum sağlama süreçlerine dair önemli çıkarımlar yapmamıza olanak tanır. Bu yazıda, Durkheim’in eğitim anlayışını, erkeklerin daha objektif ve veri odaklı bakış açıları ile kadınların toplumsal etkilere odaklanan perspektifleri üzerinden karşılaştırmalı bir şekilde inceleyeceğiz.

Durkheim’in Eğitim Anlayışının Temel İlkeleri

Durkheim, eğitimi, toplumsal dayanışmanın sağlanabilmesi için gerekli bir araç olarak görüyordu. Ona göre, eğitim toplumdaki bireylerin moral değerlerini, normları ve toplumsal kuralları içselleştirmelerini sağlar. Durkheim, eğitim aracılığıyla bireylerin toplumsal rollerine uygun şekilde davranmalarını beklerdi. Bu düşünce, onun sosyolojik yaklaşımına dayanmaktadır. Durkheim’in en bilinen eğitim anlayışlarından biri, onun toplumsal dayanışma teorisiyle bağlantılıdır. Eğitimin iki temel işlevi vardı:

1. Sosyalizasyon: Bireyleri toplumsal normlara, değerlere ve toplumsal yapıya uygun şekilde yetiştirmek.

2. Toplumsal Dayanışma: Toplumun bir bütün olarak varlığını sürdürebilmesi için bireylerin kolektif bilinci ve dayanışma içinde olması gerektiği düşüncesi.

Durkheim, eğitimle ilgili olarak ayrıca "organik dayanışma" ve "mekanik dayanışma" kavramlarını da kullanmıştır. Eğitim, toplumda bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini belirlerken, mekanik dayanışma daha geleneksel, homojen toplumlarda, organik dayanışma ise daha modern ve heterojen toplumlarda geçerlidir. Bu bağlamda, eğitimin bireylerin toplumsal yapıya entegrasyonunda kritik bir rolü olduğunu söyler.

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Perspektifi: Durkheim’in Eğitimdeki Sosyal Fonksiyonu

Erkeklerin eğitim anlayışına yaklaşımında, genellikle daha objektif ve veri odaklı bir bakış açısı görülür. Durkheim’in eğitim anlayışını ele alırken, bu yaklaşım, eğitimin toplumsal işlevselliğine, toplumun yapısal gerekliliklerine ve bireylerin toplumsal düzen içindeki rollerine odaklanır. Bu perspektif, toplumsal yapının işleyişine dair derinlemesine bir analiz yapmayı mümkün kılar.

Durkheim’e göre eğitim, toplumsal düzenin devamlılığını sağlamak için bireylerin toplumsal yapıya uyum sağlamalarını garantiler. Eğitim, bireylerin sadece bilgi edinmelerini değil, aynı zamanda toplumsal değerleri içselleştirmelerini, toplumsal normlara uygun davranmalarını ve toplumla uyumlu bir şekilde var olmalarını sağlar. Erkeklerin bu bakış açısına duyduğu ilgi, eğitimin, toplumda istikrarı sağlama ve bireylerin işlevsel bir şekilde toplumda yer almalarını temin etme işlevine yönelik bir strateji olarak görülmesindendir.

Örneğin, eğitim sistemindeki bireysel başarı, erkeklerin toplumdaki rekabetçi doğasıyla paralellik gösterir. Eğitim, toplumsal işlevsellik açısından yalnızca bireysel başarıyı değil, toplumun düzenli bir şekilde çalışmasını da sağlamalıdır. Bu, Durkheim’in eğitimi bireylerin değil, toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendiren bir bakış açısını yansıtır.

Kadınların Toplumsal Etkilere ve İnsan Odaklı Yaklaşımı: Durkheim ve Eğitimde Eşitsizlik

Kadınların toplumsal etkiler ve insan odaklı bakış açıları, Durkheim’in eğitim anlayışının toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve güç ilişkileri üzerindeki etkilerini anlamak için faydalı olabilir. Kadınlar, genellikle toplumda daha empatik ve ilişki odaklı bir bakış açısına sahiptir ve bu da eğitim anlayışının toplumsal eşitsizlikler yaratmadaki rolünü sorgulamayı beraberinde getirir.

Durkheim’in eğitim anlayışında, toplumsal yapıların bireyler üzerindeki baskılarının ve bu baskılara dayalı sosyalizasyon süreçlerinin kadınlar için daha karmaşık hale gelebileceği görülür. Kadınların eğitim yoluyla toplumsal cinsiyet rollerine uyum sağlamaları, zaman zaman erkeklerin başarı ve liderlik odaklı bakış açılarından farklı bir yola sokulabilir. Kadınlar, eğitimin sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik açıdan da toplumsal yapılarla etkileşim içinde olduğunu savunabilirler.

Örneğin, eğitim sistemi kadınları genellikle ev içi roller, bakım ve empati gibi geleneksel cinsiyet rollerine hazırlarken, erkekleri ise toplumda daha rekabetçi ve bağımsız olma yönünde teşvik eder. Durkheim’in toplumsal normlara uyum sağlama düşüncesi, bazen bu tür cinsiyetçi normları içselleştiren bir yapıya dönüşebilir. Kadınların bu eşitsiz yapıları sorgulamaları ve toplumsal değişimi talep etmeleri, eğitim sisteminin bu tür baskıları nasıl yeniden ürettiğini anlamaları açısından önemlidir.

Durkheim ve Eğitimdeki Değişen Dinamikler: Toplumsal Yapıların Yeniden Şekillenmesi

Günümüzde, Durkheim’in eğitim anlayışının geçerliliği hala tartışılmaktadır. Eğitim, sadece toplumsal normları yeniden üretmekle kalmaz, aynı zamanda bu normları dönüştürme gücüne de sahiptir. Modern eğitim sistemlerinde, Durkheim’in “toplumsal dayanışma” fikri hala önemli bir rol oynamaktadır, ancak toplumsal yapılar daha dinamik ve değişken hale gelmiştir.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ırkçılık ve sınıfsal farklar, eğitim sistemlerinde daha görünür hale gelmiştir. Bu bağlamda, Durkheim’in eğitim anlayışı, yalnızca toplumsal yapıları koruyan bir mekanizma olarak değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerle mücadele etme ve bu eşitsizlikleri dönüştürme fırsatı sunan bir alan olarak da ele alınabilir.

Sonuç ve Tartışmaya Açık Sorular

Durkheim’in eğitim anlayışı, toplumsal yapıların bireyler üzerindeki etkilerini anlamamızda önemli bir yol gösterici olsa da, günümüz toplumlarında bu yapılar daha karmaşık ve çeşitlenmiş durumdadır. Durkheim, eğitimi toplumun düzenini sağlamak için bir araç olarak görmekteydi, ancak bu yaklaşım, eğitimdeki eşitsizlikleri göz ardı edebilir. Kadınların toplumsal yapıları sorgulayan bakış açıları, erkeklerin stratejik ve işlevsel bakış açılarıyla birleştirildiğinde, eğitimdeki eşitsizliklerin üstesinden gelmek için daha kapsamlı bir anlayış geliştirmek mümkün olabilir.

Tartışma Soruları

- Durkheim’in eğitim anlayışının günümüzdeki toplumsal eşitsizlikleri çözme potansiyeli nedir?

- Eğitim, toplumsal normları sadece yeniden üretiyor mu, yoksa dönüştürme gücüne sahip mi?

- Durkheim’in toplumsal dayanışma anlayışını, günümüz eğitim sistemlerinde nasıl dönüştürebiliriz?

Yorumlarınızı ve katkılarınızı bekliyoruz!