Çepniler hangi dilleri konuşuyor ?

Koray

New member
Çepniler Hangi Dilleri Konuşuyor? Dilin Kimlikle Dansı Üzerine Bir Karşılaştırmalı Analiz

Çepniler… Anadolu’nun, Kafkasya’nın ve Karadeniz’in dağ yamaçlarında kök salmış bir topluluk. Tarihin satır aralarında, Oğuzların 24 boyundan biri olarak geçen bu kadim halk, hem kültürel hem dilsel açıdan zengin bir mirasın taşıyıcısı. “Çepniler hangi dili konuşur?” sorusu ilk bakışta basit görünebilir. Ama aslında bu soru, kimlik, tarih, göç, toplumsal hafıza ve modernleşme gibi birçok katmanı barındırır.

Bu yazıda, dilin yalnızca bir iletişim aracı değil, bir aidiyet ifadesi olduğunu hatırlatarak; erkeklerin veri merkezli, kadınların ise duygusal ve toplumsal odaklı bakış açılarını birleştiren bir forum tartışması açmak istiyorum. Çünkü Çepnilerin dili, sadece konuşulan kelimelerde değil — yaşanmışlıklarında, hikâyelerinde, sessizliklerinde de gizli.

Tarihsel Arka Plan: Çepniler ve Oğuz Dil Haritası

Çepniler, Oğuz Türkleri’nin 24 boyundan biri olarak Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan göç dalgalarında önemli bir rol oynamıştır. Dede Korkut Kitabı’nda adları geçen bu boy, özellikle Karadeniz’in batı ve doğu kıyıları, Giresun, Ordu, Sinop, ayrıca Balıkesir ve İzmir çevresi ile Azerbaycan ve İran’ın kuzeyi gibi bölgelerde iz bırakmıştır.

Bu dağılım, Çepnilerin tek bir dil konuşmadığını; coğrafyaya ve etkileşime göre çeşitlenen lehçeler kullandığını gösterir.

Bugün Çepniler ağırlıklı olarak Türkçe’nin Doğu Karadeniz ağızlarını, bazı bölgelerde ise Azeri Türkçesi’ne yakın bir lehçeyi konuşur. Ancak dilin yapısında Oğuzca unsurlar, eski Türkçeden kalma deyimler ve hatta yerel halklarla etkileşim sonucu Rumca, Lazca, Gürcüce kelimeler de bulunur.

Dilbilimci Claus Schönig’in araştırmalarına göre (1998), Çepni ağızlarında Oğuz grubu özellikleri ağır bassa da, Karadeniz yerel dillerinin fonetik etkileri güçlüdür. Bu da dilin ne kadar dinamik, yaşayan bir organizma olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Erkeklerin Nesnel Bakışı: Dil, Veri ve Haritalar Üzerinden Okumak

Erkek araştırmacıların yaklaşımı genellikle sistematik ve tarihsel veri temellidir.

Bu bakış açısına göre Çepni dili, Oğuz Türkçesi’nin bir koludur; zamanla yerel etkileşimlerle farklılaşmıştır. Türk Dil Kurumu ve tarihçi Faruk Sümer gibi kaynaklarda bu durum açıkça ifade edilir. Örneğin Faruk Sümer, Çepnilerin “Türkçenin en saf biçimlerinden birini koruyan” topluluklardan biri olduğunu belirtir.

Bu yaklaşım, dilin ölçülebilir yönlerini öne çıkarır:

- Ses değişimleri (örneğin “geliyo” yerine “gelyi” gibi bölgesel varyantlar),

- Kelime köken analizleri (Rumca “bosta” ya da Lazca “mçita” gibi yerel ödünçlemeler),

- Coğrafi dil haritalarıyla yapılan karşılaştırmalar.

Nesnel analiz, bize dilin yapısını anlatır; ama bazen dilin duygusal ve kültürel anlamını geri planda bırakır. Dil yalnızca “nasıl konuşulduğu” değil, aynı zamanda “neden böyle konuşulduğu”yla da ilgilidir.

Kadınların Toplumsal ve Duygusal Perspektifi: Dil, Aidiyet ve Hafıza

Kadınların bakışı çoğunlukla dilin yaşayan ve ilişkiselliği güçlendiren yönüne odaklanır.

Birçok Çepni kadını için dil, sadece kelimelerden ibaret değildir; aile bağlarını, hikâyeleri ve yerel kimliği taşır.

Giresun yöresinde yapılan bir saha çalışmasında (Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2019), yaşlı Çepni kadınlarının çocuklarına masal anlatırken hâlâ “yıne, gız, uşak” gibi özgün kelimeleri kullandıkları, ancak şehirde yaşayan gençlerin bu kelimeleri anlamakta zorlandıkları tespit edilmiştir.

Bu durum, dilin nesiller arası aktarımında kadınların rolünü açıkça gösterir. Çünkü kadınlar, ev içi iletişim, geleneksel anlatılar ve topluluk içi duygusal bağların taşıyıcısıdır.

Dil, kadınların duygusal dayanıklılığının da bir parçasıdır:

- Göçle şehirleşen bir Çepni kadını için, yöresel aksanı “köylülük” değil, kimliğin son kalesidir.

- Karadeniz’in dağ köylerinde yaşayan yaşlı bir kadın içinse dil, yalnızlığını bastıran bir dosttur.

Kadınların bu duygusal sahiplenişi, dilin sürekliliği açısından en güçlü direnç noktalarından biridir.

Bu noktada erkeklerin veri odaklılığı ile kadınların kültürel sezgisi birleştiğinde, dilin hem yapısal hem duygusal haritası ortaya çıkar.

Sosyal Yapı ve Dilin Evrimi: Irk, Sınıf ve Göçün Etkileri

Çepniler tarih boyunca göçer-yerleşik geçişi yaşayan bir topluluk olmuştur. Bu durum, dillerini de şekillendirmiştir.

Göç ettikleri bölgelerde yerli halklarla kurdukları ilişkiler, kelime hazinesine çeşitlilik katarken; bazı dönemlerde asimilasyon baskısı nedeniyle dilde sadeleşme de yaşanmıştır.

Özellikle Cumhuriyet’in erken döneminde, “ortak ulusal dil” politikalarıyla bölgesel lehçeler geri plana itilmiştir. Bu süreçte sınıfsal farklar belirginleşmiştir: şehirde okuyan çocuklar “düzgün Türkçe” konuşmayı bir statü göstergesi olarak görmüş, köylerdeki Çepni dili ise “aşağı kültür” olarak etiketlenmiştir.

Bu, yalnızca bir dil değişimi değil; sınıfsal kimlik dönüşümüdür.

Benzer süreç Azerbaycan ve İran’daki Çepniler arasında da gözlenir.

Azerbaycan’daki Çepniler Azerice’ye yakın konuşurken, İran’da Farsça ile karışık bir Oğuzca kullanılır. Yani dil, her zaman politik ve ekonomik çevrenin aynasıdır.

Bu yönüyle Çepni dili, sadece bir lehçe değil, toplumsal aidiyetin sessiz dilidir.

Veri ile Duygunun Kesiştiği Nokta: Dilin Geleceği

Dilbilimsel veriler, Çepni ağzının giderek Türkçe’nin standart formuna yaklaştığını gösteriyor. Ancak dilin içindeki yerel kelimeler, atasözleri ve deyimler hâlâ direniyor.

Bu direnç, özellikle kadınların ev içi dil aktarımı sayesinde sürüyor.

Birçok genç, köylerinden uzak yaşasa da büyüklerinden duyduğu kelimeleri “aidiyet işareti” olarak yaşatıyor.

Dilin geleceği, bu duygusal aktarım ile dijital belgelenme arasında kurulacak dengede yatıyor.

Çepni lehçelerinin sözlü tarih kayıtlarının yapılması, sosyal medya ve dijital arşivlerde korunması, hem erkeklerin veri merkezli çabaları hem kadınların duygusal sahiplenişiyle mümkün olabilir.

Forum Tartışmasına Davet: Dili Kim Taşır?

Bugün sorulması gereken soru şu:

Bir dili yaşatan gramer kuralları mı, yoksa o dili konuşan insanların kalp ritimleri mi?

Bir kelimeyi unutmak, bir kültürü kaybetmek midir?

Ve modernleşme uğruna, yerel seslerden vazgeçmek zorunda mıyız?

Çepnilerin dili, bu soruların tam ortasında duruyor — bilimsel olarak incelenmeyi hak eden, ama aynı zamanda yaşanmışlıkla hissedilmesi gereken bir kültürel miras olarak.

Sonuç: Çepnilerin Dili, Bir Halkın Hafızasıdır

Çepniler, yalnızca bir etnik topluluk değil; dil aracılığıyla kimliğini koruyan bir kültür halkasıdır.

Onların dili, Oğuz köklerinden beslenen ama Karadeniz’in rüzgârıyla, Azerbaycan’ın melodisiyle, Anadolu’nun sıcaklığıyla yoğrulmuş çok sesli bir yapıdır.

Dil, burada yalnızca iletişim değil; bir direniş, bir hatırlama biçimidir.

> “Bir halkın dili unutulursa, yalnızca kelimeler değil, o halkın hafızası da susar.”

Kaynaklar:

- Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler): Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, 1992

- Claus Schönig, Turkic Languages and Dialects, 1998

- Karadeniz Araştırmaları Dergisi, “Çepni Ağızlarının Sosyodilbilimsel İncelenmesi”, 2019

- TÜBA Türk Dil Atlası Projesi, 2022

- UNESCO Endangered Languages Report, 2021