Bir insan niye dışlanır ?

Ceren

New member
[Bir İnsan Neden Dışlanır? Eleştirel ve Kanıta Dayalı Bir İnceleme]

Merhaba forum üyeleri,

Bu yazıyı yazarken aklıma kendi deneyimlerim geliyor. Hani bazen kendinizi bir grubun dışında, yalnız ve dışlanmış hissedersiniz ya, işte o anlarda insanın içinde soru işaretleri belirmeye başlar: "Neden ben?", "Neden dışlanıyorum?" Gerçekten de, insanlar arasında dışlanmak, çoğu zaman çok derin ve karmaşık bir durumdur. Kimi zaman farkında olmadan yaparız bunu, kimiyse bize yapılan bir şeyin mağduru olur. Peki ama dışlanmak neden oluyor? Hangi faktörler devreye giriyor? Bu yazıda, dışlanma olgusunu, toplumsal, psikolojik ve kültürel boyutlarıyla ele alacak, bazı kanıtlarla ve örneklerle bu soruya bir cevap arayacağız.

[Dışlanma: İnsan Psikolojisinin Bir Yansıması]

Dışlanmanın temelinde insan psikolojisi vardır. İnsanlar sosyal varlıklardır; yalnız kalmaktan kaçınmak, kabul edilmek, bir topluluğa ait olmak isterler. Bu temel ihtiyaç, tarihsel olarak insanın hayatta kalabilmesi için gerekli bir strateji olmuştur. Dışlanmak ise, bu ihtiyacın tehdit altına girmesi demektir. Bir kişinin dışlanması, genellikle topluluk içindeki statüsünü kaybetmesi veya grup tarafından reddedilmesidir. Peki, bu dışlanmanın nedenleri nedir?

Birçok psikolog, dışlanmayı sosyal aidiyetin zedelenmesi olarak tanımlar. Baumeister ve Leary'nin (1995) öne sürdüğü "Sosyal Aidiyet Teorisi"ne göre, insanlar sosyal bağlar kurma ve sürdürme konusunda içsel bir motivasyona sahiptirler. Bu bağların yokluğu, kişinin kendini değersiz hissetmesine ve düşük benlik saygısına yol açar. Dışlanma, bu tür duygulara neden olur ve kişinin psikolojik sağlığını etkiler.

[Toplumsal ve Kültürel Faktörler]

Dışlanmanın nedenleri yalnızca bireysel psikoloji ile sınırlı değildir; toplumsal ve kültürel faktörler de bu durumu şekillendirir. Örneğin, toplumsal normlar ve beklentiler, bir kişinin dışlanmasında önemli bir rol oynar. Sosyal medya ve popüler kültür, insanların neyin "doğru" ya da "halk tarafından kabul edilen" olduğunu sürekli olarak belirler. Bu bağlamda, bir kişi bu normlara uymuyorsa veya topluluk tarafından istenmeyen davranışlar sergiliyorsa, dışlanma eğilimi artar.

Özellikle gençler arasında, sosyal statü ve popülerlik çok önemli bir yer tutar. Bir araştırmaya göre, ergenlik dönemindeki bireyler, yalnızca bireysel davranışlarını değil, aynı zamanda grubun isteklerine de uyum sağlamaya çalışırlar (Juvonen ve Gross, 2005). Bu uyum sağlama çabası, bazen kişilikten ödün vermeye, kendi benliğinden uzaklaşmaya yol açar. İşte bu noktada, grup dışı kalma veya dışlanma durumu, bir kişinin toplumsal aidiyetinin zedelenmesi anlamına gelir.

[Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımları]

Erkekler genellikle dışlanma durumunda daha stratejik bir yaklaşım sergileyebilirler. Dışlanmanın sebeplerini analiz etme ve bu durumu değiştirme adına çözüm odaklı adımlar atma eğilimindedirler. Örneğin, bir grup içinde dışlanan bir erkek, durumu kabul etmek yerine, gruptaki kabul edilme kriterlerini anlamaya çalışarak strateji geliştirebilir. Bu tür bir yaklaşım, erkeklerin daha analitik ve çözüm odaklı düşünme biçimlerinden kaynaklanır.

Toplumsal bir grup içinde dışlanan bir erkek, bu durumu tersine çevirmek için sosyal becerilerini geliştirme yoluna gidebilir. Bu yaklaşım, grubun dinamiklerini anlamak, doğru iletişim stratejileri geliştirmek ve sosyal normlara uyum sağlamak üzerine kurulu olabilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken nokta, bazı erkeklerin dışlanmayı daha az kişisel algılayarak bunu bir güç mücadelesi ya da toplumsal statü arayışı olarak görmeleridir.

[Kadınların Empatik ve İlişkisel Yaklaşımları]

Kadınlar ise dışlanma durumunda daha empatik ve ilişkisel bir yaklaşım sergileyebilirler. Kadınlar genellikle dışlanma durumlarını daha fazla kişisel algılayıp, sosyal bağlarını ve ilişkilerini yeniden yapılandırmaya çalışırlar. Dışlanma, kadınlar için daha çok duygusal bir travma yaratabilir ve bu durum, genellikle toplumsal ilişkilerin önemli olduğu sosyal yapıların içinde daha belirgindir.

Bir kadının dışlanması, yalnızca bireysel bir durum değil, aynı zamanda sosyal yapının ve toplumun ona yüklediği rollerin de bir yansıması olabilir. Kadınların grup içindeki rolü, toplumsal cinsiyet normları tarafından belirlenir ve bu da onların dışlanma deneyimlerini etkiler. Toplumsal olarak belirlenmiş olan kadınlık halleri ve empatik davranışlar, kadınların grup içindeki yerlerini belirleyen etkenlerdir. Dolayısıyla, kadınlar dışlanma durumunda bu deneyimi genellikle daha yoğun ve duygusal bir şekilde yaşarlar.

[Dışlanmanın Güçlü ve Zayıf Yönleri]

Dışlanma, hem toplumsal hem de bireysel düzeyde önemli sonuçlara yol açabilir. Güçlü yönlerinden biri, bazen dışlanma deneyiminin kişiyi daha dirençli hale getirebilmesidir. Kişi, dışlanma sürecini atlatma ve yeniden topluma uyum sağlama konusunda daha güçlü bir karakter geliştirebilir. Öte yandan, dışlanma, kişinin benlik saygısını zedeleyebilir, yalnızlık duygularını artırabilir ve psikolojik sağlık sorunlarına yol açabilir.

Bununla birlikte, toplumsal dışlanma, bazen bir kişinin dışlanmaya neden olan davranışlarının değiştirilmesi için fırsat yaratabilir. Ancak bu süreç, her zaman herkes için olumlu sonuçlar doğurmaz. Kimileri dışlanma karşısında içsel olarak kapanır ve daha yalnız bir yaşam tarzı benimser. Dışlanma, bazen daha derin toplumsal eşitsizliklerin ve önyargıların da bir göstergesi olabilir.

[Sonuç: Dışlanmaya Neden Olan Dinamikler Nelerdir?]

Dışlanmanın karmaşık bir fenomen olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bireysel psikoloji, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve grup dinamikleri gibi birçok faktör dışlanmanın nedenlerini şekillendirir. Erkekler daha stratejik, çözüm odaklı bir yaklaşım sergilerken, kadınlar empatik ve ilişkisel bir bakış açısıyla bu durumu deneyimler. Peki sizce, dışlanma toplumsal yapılarla mı daha çok ilişkilidir, yoksa bireysel bir özellik olarak mı? Dışlanmanın çözülmesi için hangi adımlar atılabilir?

Bu sorulara dair düşüncelerinizi forumda paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz!