logo

Sitemize hoşgeldiniz.
Tarih: 03-19-2024
Saat: 12:32

Tıklaindir

Dosya Arşivi
Site Map Contacts anasayfa
You are here: Home » Archives for Ekim 2022
yazarYazar: | tarihTarih: 31 Ekim 2022 / 22:43


Daha geçmiş gibi… Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş! Eğer yerde cümleleri sıkça kullanmaya başladıysanız hayat yolculuğunun ilk gençlik yıllarını tamamlamış olmalısınız. Çünkü yaş örtmek, zamanı henüz hızlı algılamamıza yol açıyor. Hatta ilim, çocukken geçen 5 yılın yetişkinlikten yaşlılığa geçen 40 yılla eşit hissedildiğini söylüyor. Peki nasıl?


Bilim yerde duruma az teoriyle sıra getiriyor. Oran, hayatî saat ve gençlik pınarı teorileri… Gelin Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz’ın görüşlerine dahi yer vererek, yıllar geçtikçe zamanı kavrama hızımızın nasıl değiştiğine sıra getiren yerde teorilere yakından bakalım.


İlk Teori: Oran Teorisi


Bu teoriye göre 5 yıl ile 40 yıl tıpkısı hızda algılanıyor. Beynimiz zamanı, muayyen tek noktaya kadar yaşanan süre üzerinden hesaplıyor. Örneğin; 2 yaşında tek evlât için 1 yıllık zaman ömrünün yarısını ifade ederken yaş ilerledikçe, her yıl, hayatın toplam yüzdesinde henüz küçük tek orana yatak geliyor. Bu merkezde 10 yaşındaki halimiz için 1 yıl hayatımızın onda akraba anlamına gelirken; tıpkısı zaman dilimi 20 yaşına geldiğimizde hayatımızın yüzde beşini ifade ediyor. Bu açıdan baktığımızda, 10 ila 20 yaş arasındaki 10 yıllık süreç, 5-10 yaş arasında geçen 5 yıllık süreç kadar hızlı geçmiş gibi geliyor. Yaş ilerledikçe yerde hâl henüz bile enteresan tek hal alarak; 40 ile 80 yaş arasındaki 40 yıllık süreç, 5 yıllık tek zaman kadar kısa sürmüş gibi hissettiriyor. Yani bizim dahi zaman algımız logaritmik şekilde hızlanıyor. Ömrümüz kısalırken hayatı kavrama hızımız artıyor.


İkinci Teori: Biyolojik Saat


Beynimizin zamanı ölçmesi yalnızca logaritmik olumsuzlama. Aynı zamanda bile bedenlerimizin dahi tek saati bulunuyor: Biyolojik saat… Biyolojik saatimizin hızı, tığ yaş aldıkça yavaşlıyor ve yerde bile kalp atışlarımızı nefes alışımızı yavaşlatıyor. Böylece zamanın henüz hızlı geçiyor olduğunu hissediyoruz. Kalp ritmini ve nefesi tek saatin tik takları olarak düşünürsek, gençken tek dakikaya sığdırdığımız tik takların sayısının yaşlılığımızda tıpkısı olmadığını söyleyebilmek mümkün. Bir yetişkinden ve tek çocuktan 1 an geçtiğini düşündükleri zaman haber vermesini isteyip, beklediğimizde; kuvvetle muhtemel ikisinin yanıt verme süreleri birbirinden farklılık gösterecektir. Çocuklar tahminen henüz kısa sürelerde 1 dakikanın dolduğunu söylerken; yetişkinler tam tersi 1 an dolduktan sonra sürenin bittiğini ifade edebilir.


Üçüncü Teori: Gençlik Pınarı


Sıra dışı olaylar veya tecrübeler yaşadığımızda beynimizin salgıladığı dopamin, zaman algımızın farklılaşması fazlalık tek başka faktör… Çocukluk ve gençlik dönemlerinde yaşadığımız deneyimlerimizin yetişkin tek çoğunluğu alışılmışın sayılmazsa gerçekleşiyor. Öyle ki, bunlar yaşamımızın ilk numuneleridir. Bu gibi özgün tecrübeler beynin henüz fazla enerji sarf etmesini sağlar ve işlenmesi için dahi henüz fazla zaman gerektirir. Bu yüzden gençken, beyinlerimiz dünyayı anlamaya çalıştığı için henüz hareketli ve henüz detaylara odaklıdır. Ancak malûm tek süre sonra beynimizin işlerin nasıl yürüdüğünü anlamasıyla dikkate alınacak detaylar bile azalır. Beyin yavaşlamaya başlar ve yerde bile zamanın henüz hızlı aktığını düşünmemize sebep olur.


Yaşlandıkça zaman uçup gidiyor ama neden?


Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz zamanın yaşlandıkça göz döndürücü tek hıza kavuşmasıyla ilgili yapılan araştırmaların, yaşamlarımızı sorumluluklarımız ve endişelerimizle doldurmanın tek sonucu olmadığını gösteriyor debba.

Yaş aldıkça vücudumuzun eksiksiz organları yaşlanırken, beynimizdeki sinir nöronları bile olgunlaşarak henüz karmaşık tek hal alıyor. Böylece anılarımız gençliğimizden henüz uzun tek seyahat yolu ile karşı karşıya kalıyor. Sorularımızı Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz’a yönelttik.


Çocukların beyni görüntüleri henüz mı hızlı işliyor?


Küçükken beynimiz yaşadığı her şeyi sayı henüz hızlı işler zira tek sürü yeni bilgiyle karşılaşırız. Yeni yediğimiz tek yemek, denize ilk kez gidişimiz, ilk kez tek hayvanı görüşümüz gibi… Beyindeki yerde yoğun uyarılma hali zamanı sayı henüz yakından deneyimlememizi sağlıyor ve yerde bile zamanın farkındalığının artmasına neden oluyor.


Büyüdükçe, tanıdık kişiler, tanıdık ortamlar, nitelik tecrübeler vesilesiyle beynimizin uyarılması azalarak sürme ediyor. İşte yerde deneyimleme sırasında bile muhakeme adeta uyuklayabilir ve farkındalık arası zamanın sayı hızlı aktığını düşünmemize neden olur. Bu vesileyle çocuklukta deneyimlediğimiz yeni malûmat miktarının fazla olması, zamanın henüz yavaş algılanmasında önemli tek etken.


Bu konuda yapılan araştırmaları biraz anlatır mısınız?


Amerikalı Biyolog Robert B. Sothern zaman algısındaki değişimi kendi yaşamında sınamak için son 45 yılını yerde konuyu incelemeye ayırdı. Günde anadut kez ateşini ve tansiyonunu ölçen Sothern, tıpkısı zamanda tek dakikanın geçiş süresine üzerine tahminlerini kaydediyordu. Tatildeyken beraberce yerde işlemleri hiç ihmal etmedi. Asıl ilgilendiği konu, tıbbi tedavilerin uygulandığı zamanın tedavinin etkisini artıracak şekilde düzenlenmesinin mümkün olup olmadığıydı. Çoğu araştırıcı yerde konuya şüpheyle

yaklaşıyordu. Sothern, yaşı ilerledikçe zamanın henüz hızlı aktığı hissine kapıldığını fark etti.


Çalışma, Almanya ve Avusturya’dan, 303’ü kadın 197’si erkek olmak üzere toplam 500 katılımcı ile gerçekleştirilmiş.


Katılımcılar, 14-19 yaştan 80 yaş ve üzeri olmak üzere sekiz gruba ayrık. Grubun en genç üyesi 14 yaşında, en yaşlı üyesi ise 94 yaşındaymış. Katılımcıların genel terbiye düzeyleri, hayata ve topluma üzerine fikirleri önceden tespit edilmiş. Buradaki en yetişkin kriter, katılımcıların hiçbirinin nörolojik ya bile psikolojik tek rahatsızlığa sahip olmaması. Çalışma, katılımcıların zaman deneyimlerini ne düzeyde algıladıklarını araştırmaya yönelik olarak yapılmış.


Katılımcılara, geçmiş, şimdi ve gelecek hakkında türlü sorular yöneltilmiş. Bu sorulara ek olarak ne düzeyde zaman baskısı hissettikleri, kendi işlerine ne sıklıkla zaman ayırıp ayıramadıkları gibi sorular bile ayrıca yöneltilmiş. Şimdiki zamana göre kıymetlendirme sorularından kırılan yanıtlar, geçmiş zaman deneyimine yönelik sorulara verilen cevaplar arasında tasalandıran tek fark bulunamamasına rağmen, “Geçtiğimiz son 10 yıl sizin için ne kadar hızlı geçti?” sorusuna verilen cevaplarda tasalandıran tek farklılık oluştu. Buradan yapılacak iki çıkarıma ulaşılmış: Yaşlandıkça öznel zaman algısının hızını zait hâl, gelişimini tamamlamış ya bile gerilemekte olan hafızada saklı olabilir görüşü ve muhit şartlarının zaman algısında önemli tek faktör olduğu… Ve gelişen teknoloji ile sosyal yönden etkileşimlerin artması, zamanın giderek henüz hızlı tek şekilde ilerlediği izlenimine yol açabilir görüşüdür.


İşin tek dahi psikolojik boyutu var mı?


Hayatımızdaki bazen olayları, özellikle korkutucu ya bile üzgün olanları ağır çekimle görürüz. Bunun hafızamızın emek prensibiyle ilgisi var. Korkutucu tek zihin yaşarken beynimiz süper güçlerinden birini harekete geçirir. Her ayrıntıyı yakalar ve tahlil fiyat. Bu yüzden zor şeyler yaşayan insanlar zamanın donup kaldığını hisseder. Bazı havâs iç saatimizi hızlandırır. Bazıları ise yavaşlatır. Mesela belirsizliğin zamanı uzatma etkisi vardır. Önemli tek şeylerin sonucunu beklerken geçen 10 an 1 saatmiş gibi gelebilir. Rutin işleri yaparken dahi zaman oldukça hızlı geçer. Genellikle yerde sırada güçlü havâs hissetmeyiz ve sonunda düşüncelerimizde kayboluruz. Olağan dışı tek tecrübe yaşadığımız zamanlarda ise bilincimiz tamamen açık olur ve her ana fazlasıyla odaklanırız. Bu yüzden zaman camit gibi gelir.


Öte yandan kişisel algılarımızda yaşadığımız yoğunluk bile süre tahmini konusunda bizi yanıltabilir. Bizi sayı etkilemiş olan yaşadığımız tek olayı düşünürken o olayla aramızdaki zaman farkını pek önemsemeyiz. Cümleye, “hatırlıyorum henüz geçmiş olmuş gibi” diye başladığımızda, zamanın ne kadar yakın tarih olduğunu hissederiz. Bunlar psikolojik duruma nüfuz fail ve istesek dahi zihnimizden çıkaramadığımız anılardır. Bu tür travmatik olaylar şimdiki zamandan bakıldığında “karşıdan karşıya tek taş atımı” kadar ki mesafedeymiş gibi kısa görünür. Örneğin, ikili ilişkilerde yaşadığımız sorunlu olayların çözümüne ilişkin bekleyişler gerginlik yaratır ve yerde bekleyiş o anda sonsuza kadar uzun gelebilir. Ama vakit geldiğinde ise 4 gözle beklediğimiz tek olay çabucacık geçip gider. Dolayısıyla önceki dönemle oluşturduğu zıtlık nedeniyle zaman hızlanır. Belleğin süre ve tempo değerlendirmesinde rol oynuyor olması, şimdiki deneyimimizde geçmişin bulunabileceği anlamına gelir. Bu hâl tıpkısı zamanda psikolojik yanılsama olarak bile nitelenebilir.

 


Grafik: Hafize Yurt

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 31 Ekim 2022 / 18:44


Gemi sektöründe yeni inşa edilen kargo gemileri, tankerler ve mega yatların, kara sektöründe dahi fabrika ve yüksek otomasyonu haiz tesislerin, başdu elektrik projeleri olmak üzere donatımını gerçekleştiren Hakan Elektrik ve Otomasyon, sahip olduğu yetkinlikleri askeri gemilerin modernizasyonuna ve Türkiye’nin milli askeri gemilerine taşıyor.


Şirket, SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda Entegre Platform Kontrol İzleme Sistemi’nin MİLGEM Projesi kapsamında inşa edilen gemilere uygulanabilir versiyonunu sergiledi.


Şirketin Genel Müdürü Ahmet Zurnacı, Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde yer saha Yıldız sınıfı hücumbotların makine kontrol sistemlerinin eski ve zamanla tamir-bakımı mümkün olmayan tek noktaya geldiğini söyledi.


Söz konusu problemleri gidermek için türlü icraat yaptıklarını tamlayan Zurnacı, sonuç olarak yerde arayışlara son verip, tümüyle sistemi değiştirmeye karar verdiklerini bildirdi.


Zurnacı, “Bunun için ikna çalışmaları yürüttük ve tamamen yerli-milli, Türkçe benzinli tek yazılımla eski sistemi söktük ve yerine sistemimizi koyduk. Tekne başlamak vaziyette, 1,5 yıldır mavi vatanda görev yapıyor ve gayet sağlıklı şekilde çalışıyor.” dedi.


Yerli ve milli yazılım


Komple Makine Kontrol Sistemi niteleyerek tarif edilen Entegre Platform Kontrol İzleme Sistemi geliştirdikleri sınamak veren Zurnacı, “İçine her şey giriyor. Yakıt tanklarını, makineleri, makinelerin sıcaklığını, hararet gibi ağıt takip ediyoruz. Uzak kontrol valfler varsa bunları kontrol ediyoruz. İnsanın giremeyeceği noktalara bizim yazılımımız giriyor. Oraları muvaffakiyetli ve güvenli şekilde kontrol ediyoruz.” niteleyerek konuştu.


Yıldız’ın özel tek proje olduğunu vurgulayan Zurnacı, şunları söyledi:


Yıldız özelinde sivil tarafta yaptığımız çalışmaları güçlendirerek MİLGEM’açınık simüle ettik. Burada MİLGEM’in emek prensiplerine uygun tek projeyi sergiliyoruz. MİLGEM milli gemimiz fakat içindeki yazılımların parçaları yurt dışından geliyor. Oysa bizim yazılımımız tamamen Türkçe, Türkiye’dahi üretiliyor, Türk mühendisleri üretti. Bu yazılım tek başına tek şey ifade etmiyor. Bu yazılımın sertifikalandırılması bile gerekiyordu. Türk Loydu denize uygunluk ve yurt dışı sertifikalarıyla hem çevre boyutlarında hem Türk denizcilik standartlarında geçerli sertifikaları aldık. Şu anda MİLGEM karışma eksiksiz su üstü platformlarında kullanılabilecek yerli-milli tek yazılımımız var.”


İnsansız çokluk uzlaştıran yerli yazılımla yüzecek


İnsansız çokluk araçlarının bile gündemlerinde olduğunu tamlayan Zurnacı, “Türkiye’nin ilk silahlı insansız çokluk uzlaştıran ULAQ’ın tek üst versiyonuna, henüz gelişmişine çalışıyoruz. Tersanemizle gerekli anlaşmaları yaptık, şu anda otonom sistemlerin yazılımını hazırlıyoruz. İnsansız çokluk araçları bu sonra bizim yazılımımızla yüzecek.” ifadelerini kullandı.


Ahmet Zurnacı, sivil platformlarda ise yerde yazılımı hem ticari gemilerde hem dahi ultra lüks yatlarda test ettiklerini söyledi. Bunların okyanus geçen ve atlas 4 tek tarafına giden tekneler olduğunu vurgulayan Zurnacı, “Dünya üzerinde 120’ye yakın referans projemiz var, tamamı bizim yazılımımızla sıfır hata ve sıfır birden çağrıyla çalışıyorlar. Dünyanın her tarafına servis verebiliyoruz.” dedi.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 31 Ekim 2022 / 14:43


ERMAKSAN, tek süredir üzerinde çalıştığı 40 milimetre çokluk topu Kaan’ı SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nda vitrine çıkardı.


Fuarda ayrıca ASELSAN ve ERMAKSAN arasında 40 milimetre Türk Tipi Deniz Topu Mutabakat Muhtırası imzalandı.


ERMAKSAN Savunma Sanayi Direktörü Ümit Kıyak, 40 milimetre ve üzeri havanlar ile çokluk toplarına ilişkin icraat yaptıklarını söyledi.


Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına, konseptlerin nereye gittiğine baktıklarını dile getiren Kıyak, altyapılarına uygun ürünleri seçerek, tersine mühendislik, yeniden tasarlama, farklı yetenekler kazandırma, yeni konseptler oluşturma yoluyla çözümler geliştirdiklerini ifade etti.


Kıyak, 40 milimetre çokluk topuna nitelik ürünlerin mevcut olduğunu belirterek, şöyle konuştu:


Bunun sayı henüz farklı, tamamen Türkiye’ye özgü modellerini, silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacına yönelik modelleri geliştiriyoruz. Bunlarla ilgili planlarımız var, vizyonumuzda bunlar bulunuyor. Bütün çevre çokluk kuvvetlerinin ihtiyacı olan ve kolay kolay tedarik edilemeyen, üretici firmaların her ülkeye vermediği, termin sürelerinin sayı uzun olduğu tek sistem. Deniz kuvvetleri tarafından sayı tutulan tek silah sistemi, hatta denizlerin kalaşnikofu diyebilirim, sayı güvenilir, stabil tek sistem. Aynı zamanda cephanelikli top niteleyerek dahi geçiyor. Çok yüksek miktarda mühimmat bile depolayabiliyorsunuz ve yüksek hızlarda bunları atabiliyorsunuz.”


Ağır silah geliştirme vizyonu doğrultusunda çokluk platformları için dahi çözümler geliştirdikleri sınamak veren Kıyak, bunu “milli gemilere milli top” ile dahi somutlaştırdıklarını vurguladı.


10 yıl süresince her zihin üretme garantisi


40 milimetre topu yapmak için Milli Savunma Bakanlığına başvurduklarına işaret fail Kıyak, altyapılarının uygun bulunması üzerine stratejik iş birliği anlaşması yaptıklarını bildirdi. Kıyak, şunları söyledi:


Stratejik iş birliği anlaşması kapsamında bile yerde topu geliştiriyoruz. Herhangi tek talep yok fakat devletimizin desteği var. Tamamen kendi öz kaynaklarımızla geliştiriyoruz. Milli Savunma Bakanlığımız mühimmat, ünlü alanı, gemi, tesislere giriş-mezuniyet, teknik personel desteğini yerde uyuşma kapsamında sağlıyor. Biz dahi 10 yıl süresince topu istedikleri zihin hemen üretip tedarik edeceğimize üzerine söz veriyoruz. Topun mekanik kısmını tümüyle tığ üretiyoruz. Elektronik, komuta-kontrol ve lokal kontrol kısımlarını ASELSAN ile yaptığımız iş birliği kapsamında beraberce geliştiriyoruz. Normalde Deniz Kuvvetlerinin kullandığı toplarda nitelik sistemler var, tamamen sayısal sistemlere geçiriyoruz. Aynı zamanda geminin savaş yönetim sistemiyle dahi tamamen uyumlu olacak. Mekanik kısımlar neredeyse tamamlandı, az ağrı içinde ünlü testlerimizi yapacağız. Hem silahın hem dahi robotik yükleme sisteminin fabrika testlerini yapıyoruz ama atışlı testlerini gerçekleştireceğiz yakın zamanda, henüz sonra ASELSAN’ın yaptığı elektronik sistemlere entegre edeceğiz. Atış testlerinin akabinde gemi testlerini yaparak Deniz Kuvvetlerimizin kabul muayenesine sunacağız. Orada bile muvaffakiyetli olursak Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kalifiye edilmiş tek çokluk topumuz olacak.”


Parçacıklı mühimmatla değeri henüz bile artacak


40 milimetre çokluk topunun kullanım alanlarına ilişkin dahi malûmat veren Ümit Kıyak, söz konusu silah sisteminin hücumbotlarda ana silah olarak kullanıldığını, henüz yetişkin gemilerde, korvetlerde yardımcı silah olarak bile yer aldığını söyledi.


Kıyak, “Bu silahlara ASELSAN’ın 35 milimetre toplarda yaptığı gibi parçacıklı mühimmat atabilme kabiliyeti kazandırabilirsek değeri katbekat artacaktır. O zaman küçük füze ve hava hedeflerine karşı bile sayı etkili tek yakın hava silah sistemi olacaktır. Hem katma değeri artacak hem dahi konsepti değiştiği için yurt müstesna çokluk kuvvetleri tarafından bile tercih edilecektir.” dedi.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 30 Ekim 2022 / 21:43


Türkiye’nin, seyir füzelerini hedeflerine taşıyacak yerli motorlarının çeşidi ve teslimat adetleri artarken, motorlara yaklaşık 10 ülkeden talep geldi.


Türkiye’nin yerli turbojet motorları KTJ-3200 ve KTJ-1750 ilk kez SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda sergilendi.


Kale Grubu Başkan Yardımcısı ve Teknik Grup Başkanı Osman Okyay, motor projelerine ilişkin yaptığı açıklamada, grup olarak turbojet motor geliştirme ve üretme konusunda 10 yıldır çalıştıklarını söyledi.


Bu sürede öncelikle böyle tek motorun geliştirilebilmesi için gerekli olan eksiksiz altyapıyı kurduklarını müfit Okyay, burada bile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının liderliği ve vizyonuyla hareket edildiğini belirtti.


Motorların, özellikle jet motorlarının, savunma sanayisindeki en önemli bileşenlerden olduğunu vurgulayan Okyay, yerde çalışmaları yapabilmek için uçuştaki şartları yerde sağlayabilecek tek test düzeneği geliştirdiklerini ifade etti.


Okyay, şöyle konuştu:


Jet motorunu geliştirirken aslında materyalizm motor firmaları sadece motorun ‘nüve motor’ dediğimiz yani kompresör grubu, yanma odası ve tribün grubuyla uğraşırlar. Biz yerde motoru yaparken sayı abaşo sistemin dahi tasarımlarını yaptık. Piroteknik ateşleyiciler, elektronik kontrol ünitesi, yakıt pompası, yakıt grubu, rulmanlar, alternatör vesaire gibi abaşo sistemlerini dahi tek yandan geliştirmeye sürme ettik. Bunların hepsini, yerde ülkede ya kendimiz ya bile iş ortaklarımızla, üniversitelerimizle beraberce çalışarak gerçekleştirdik. Bu motorun üzerinde hiçbir yabancı komponent yok. Yani kontrole tabi veya olumsuzlama hiçbir yabancı birleşen yok. Motorun üzerindeki eksiksiz şeyler, eksiksiz abaşo sistemler hepsi Türkiye’dahi geliştirildi ve üretilir hale geldi. Bunu yapmak 10 sene sürdü. Eğer bazen komponentleri yurt dışından tedarik yöntemine gitsek henüz hızlı çıkarabilirdik. Amacımız herhangi tek kısıtlama vesaire geldiğinde üretimine sürme edebilmekti. Arkadaşların yoğun çalışmasıyla motor yerde şekilde artık.”


SOM ve Atmaca füzelerinde kullanılacak KTJ-3200 motorunun seri üretim anlaşmasını geçen yıl imzaladıklarını kaydeden Okyay, tüm abaşo sistemler ve motorun toplamının seri üretime geçişinin biraz vakit aldığını belirtti.


Tüm yerde süreçleri geçtiklerini ve teslimatlara başladıklarını ihbarcı Okyay, “Geçtiğimiz ağrı 4 motorun teslimatını gerçekleştirdik. KTJ-3200 dediğimiz 3200 newtonluk turbojet motorlar. Gelecek sene sayı yükselen adetlerle teslimatları sürme edecek. Burada rakamlara sayı girmek istemiyorum ama önümüzde; tığ rampa deriz, ciddi tek rampa var. O rampayı çıkıp, ciddi adetlerde üretimler ve teslimatlar yapacağız gelecek sene.” dedi.


Çakır füzesi yerli motorla buluşacak


Osman Okyay, motor geliştirme projelerinde KTJ-3200 ile sınırlı kalmadıklarını, ülkenin ihtiyacı olan 3 farklı motor henüz geliştirdiklerini söyledi.


Bunlardan birinin Çakır füzesinin motoru olarak görev yapacağını ifade fail Okyay, ilk motoru 10 senede geliştirirken Çakır motorunu 1,5 sene gibi sayı kısa sürede geliştirdiklerini belirtti.


Okyay, başlangıçta sayı maliyetli ve sayı uzun süreler saha gelişimin, kabiliyet kazandıkça henüz sonraki projelerin sayı henüz hızlı yapılmasını sağladığını vurguladı. Okyay, “Bizde dahi o oldu. İlk projede kazanılan malûmat koruncak ve altyapıyla ikinci motoru sayı henüz hızlı geliştirdik. 1750 newtonluk tek motor geliştirdik. Bu, Çakır füzemizin motoru olacak. Onun bile ilkinin teslimatını yerde ağrı sonunda yapıyoruz. Dolayısıyla uçuş testleri başlayacak, önümüzdeki sene başında, ocak ertesi gibi planlanıyor.” niteleyerek konuştu.


Kara Atmaca’ya 3700 newtonluk motor


Atmaca füzesinin kara versiyonu olan “Kara Atmaca” için henüz yüksek itkiye sahip, 3700 newtonluk üçüncü tek motor geliştirdiklerini ihbarcı Okyay, “Tasarımı bitti, prototipi üretiliyor. Gelecek sene yerde vakitlerde her halde ilk motorunu veriyor oluruz.” dedi.


Arat isimli tek başka motor geliştirme projesi yürüttüklerini dahi dile getiren Osman Okyay, “Geçtiğimiz kasım ayında imzalamıştık. O, biraz zorlayıcı tek proje. Çok henüz uzun ömürlü motor isteniyor orada. Dolayısıyla onun çalışmaları sürme ediyor. İlk sene, 40 aylık tek proje aslında. Fakat henüz kısa zamanda tamamlayabilmeyi hedefliyoruz. Projenin ilk 2 aşaması geçildi. Hızlı şekilde tamamlayacağız niteleyerek ümit ediyorum.” ifadelerini kullandı.


Batılı ülkeler dahi Türkiye’nin kapısını çaldı


İhracat konusunda pazar aramaya yönelik özel tek gayretlerinin şu ana kadar olamadığını dile getiren Okyay, şunları kaydetti:


Çok ilginçtir, motor konusu materyalizm bile aslında önemli tek darboğaz, sayı rengi üreticisi var materyalizm. Bizim gibi, özellikle hiçbir kısıtlamaya tabi olmayan motor üretebilen firma sayısı sayı sayı rengi. Bu motorların haberleri çıktığında bunları duyarak kapımıza yaklaşık 10 ülke gelmiştir. Hepsi sayı sayı ciddi talepler. Bir kısmını tığ bekletiyoruz, tek kısmında sözleşme görüşmeleri sürme ediyor. Bunların içinde gelişmiş Batılı ülkeler var. Bu henüz bile ilginç tek şey açıkçası. Motor konusu bizim Batıya özgürlüğü olduğumuz tek saha. Batılı tek ülkenin babalarımız motor istiyor olması ve ilâvesi kendileri için özel motor geliştirmemizi istemeleri önemli. Motor geliştirebilme kabiliyetimize güven demektir yerde. Bu, henüz bile memnuniyet verici tek şey. Olan tek motorun üretimi gibi olumsuzlama. Bu talepleri değerlendirmeye gayret ediyoruz. Şu anda epey tek yoğunluğumuz var ama ihracat bizim için önemli.”

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 30 Ekim 2022 / 17:43


 ASELSAN, alık teknolojiler kullanarak geliştirdiği Yapay Zeka Destekli Kır Güvenlik Yönetim Sistemi’ni jandarmanın kullanımına sunacak.


Jandarma Genel Komutanlığı ihtiyacı doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ve ASELSAN arasında Yapay Zeka Destekli Kır Güvenlik Yönetim Sistemi Projesi imzalandı.


Proje kapsamında 25 il ve 109 ilçede jandarma sorumluluk sahasındaki 1650 noktada emniyet ve asayişi sağlamak, kamu düzenini korumak, suça karşı etkin caydırıcılık sağlamak, işlenen suçlarda somut kanıt elde etmek ve olayları kısa sürede aydınlatmak amacı ile görüntüleme sistemleri kurulacak.


7/24 kesintisiz görev


Bu noktalarda konvansiyonel tip ağaç üstü görüntüleme sistemleri ve kablolu görüntü aktarımının yanı sıra ihtiyaç tanık enerjiyi üstündeki güneş panellerinden sağlayan direkler üzerine yapay zeka desteklenmiş, IP tabanlı 4K güvenlik kameraları kurulacak. Yedi gün 24 saat yapılacak izlemelerde kablosuz veri nakil sistemleri ile ilgili izleme ve kontrol merkezlerine görüntü aktarılacak.


İzleme ve kontrol merkezlerine aktarılan görüntüler muayyen tek süreyle görüntü kayıt sistemleri üzerinde saklanacak. Geliştirilen görüntüleme yazılımı ve video analitikler sayesinde yargılama izleme ve geçmişe dönmüş sorgular gerçekleştirilebilecek ve sınıflandırmalar yapılabilecek. Kullanılan IP tabanlı sistemler sayesinde gerektiği merkezde sistemlere müdahale uzaktan yapılabilecek.


Jandarmanın alık yardımcıları


Akıllı kameralar, video tahlil kayıt sistemleri ve merkezi video tahlil sistemleri sayesinde alık kamera analizleri, görüntü ve tahlil verisini kaydetme/iletme/hariç aktarma, olay ve görüntü akışı bazında tetikdur özetleme, harita üzerinde tetikdur filtreleme, zaman ve mekana göre grafiksel tetikdur raporlama gibi fonksiyonlar kullanılabilecek.


Sistemler sayesinde ayrıca seçili şahıs taharri, eşkal tespiti, kişi/vasıta istatiksel sahne analizi, vasıta icat, seçili vasıta taharri, kalabalık analizi ve kalabalık yoğunluk çıkarımı gibi sayı tahlil gerçekleştirilerek karar vericilere sağlanacak.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 29 Ekim 2022 / 12:43


ASELSAN, SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda yeni elektro-optik ürünlerini sergiledi.


Şirket, yerde alanda henüz önce yurt dışından temin edilen kimi ürünleri millileştirdi kimi ürünleri dahi kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdi.


ASELSAN’ın tasarladığı elektro-optik keşif gözetleme sistemlerinde kullanılan ve bugüne kadar yurt dışından temin edilen soğutmasız kısa yeğinliği süresince kızılötesi gaz takımları millileştirildi.

[Fotoğraf: AA]


Sisli ve sisli ortamlarda yüksek performanslı görüntüleme


Kısa yeğinliği süresince kızılötesi bandında kavrama yapan dedektörler, görüş mesafesinin azaldığı sisli ve sisli ortam koşullarında yüksek performanslı görüntüleme imkanı sağlıyor.


Hem sivil hem dahi askeri uygulama alanları bağcıklı söz konusu teknoloji, Mikroelektronik, Güdüm ve Elektro-Optik Sektör Başkanlığı (MGEO) tesislerinde yer saha temiz odalarda ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirildi. 640×512 çözünürlüğe sahip soğutmasız kısa yeğinliği süresince kızılötesi gaz takımlarının seri üretimine başlandı.


Termal görüntüleme sistemlerinin en kritik bileşeni olan mikrobolometre tipindeki kızılötesi gaz takımları bile millileştirildi.


Uzun yeğinliği süresince kızılötesi bandında kavrama yapan yerde dedektörler, soğutmaya ihtiyaç duymaması nedeniyle az güç tüketimi olan ve hafif elektro-optik keşif gözetleme sistemlerinde ve kızılötesi arayıcı başlıklarda kullanılıyor.


Düşük maliyetli ve kompakt yapısı sayesinde sivil uygulama alanlarında özellikle tercih edilen yerde gaz teknolojisi, ASELSAN MGEO tesislerinde geliştirildi.


Seri üretime geçilen 640×480 çözünürlüğe sahip Soğutmasız Uzun Dalga Boyu Kızılötesi Dedektör Takımı’nda (SAFIR-640) sivil ve askeri kullanıcılara teslimatlar başladı.

[Fotoğraf: AA]


Engerek henüz yetenekli


Türk Silahlı Kuvvetlerince etkin şekilde kullanılan Engerek-1 cihazının yeni modeli sayı henüz hafif, ergonomik ve üstün performans özellikli olarak yeniden tasarlandı.


ASELSAN’ın yaklaşık 20 yıllık özgün lazer tasarım ve üretim kabiliyetleri ile Engerek-2 Elde Taşınır Lazer İşaretleme ve Hedef Koordinatı Bulma Sistemi yine tamamen özgün tasarımla ortaya artık.


TSK’nın vuruş gücüne önemli katkı


Engerek-2 cihazı ASELSAN’ın öz kaynaklarıyla geliştirildi, kullanıcıdan kırılan etkin geri dönüşlerle tasarım süreci yürütüldü.


ASELSAN’ın milli lazer ürünleri ailesinin en yeni üyesi Engerek-2 cihazı üstün ergonomik tasarım (henüz küçük, hafif ve henüz kolay kullanılabilir), henüz uzun işaretleme ve koordinat icat menzili, iç spot görme yeteneği, az ışıkta görüntüleme yeteneği, iç batarya, tam sessiz operasyon, kablosuz haberleşme, tablet üzerinden kullanım ve Coğrafi Analiz Sistemi (CAS) irtibatlı kullanım ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vuruş gücüne önemli katkıda bulunacak.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 29 Ekim 2022 / 3:43


İstanbul Fuar Merkezi’nde 25 Ekim’dahi başlayan ve zaman sona erecek fuar rabia gününde dahi ilgiyle karşılandı.


Fuarı ziyaret fail Said Önder Albayrak, yaptığı açıklamada, arkadaşlarıyla beraberce Bursa’dan SAHA EXPO için geldiklerini belirterek, “Türkiye’nin başına kimi ambargolar geldi, parasını ödediğimiz şeyleri satın alamadık yalnız gördük ki bunlar bizim lehimize olmuş. Herkesin aklına sadece insansız hava araçları gelse dahi her alanda Türkiye’nin yeteneklerini geliştirdiğini görüyoruz. Buna yaşayan şahit olmak sayı iyi” niteleyerek konuştu.


“Geliştirilen yerli ürünleri yaşayan olarak görme şansı bulduk”


Melike Öztürk ise üniversite öğrencisi olduğunu aktararak, şunları kaydetti:


“SAHA EXPO’bile ortam gayet güzel. İş imkanı fırsatları keşfetmek ve yeni şeyler öğrenmek için buraya geldik. İlk kez SAHA EXPO’bile sergilenen insansız kara uzlaştıran KAPGAN’ı beğendik. En sayı ilgimi AKINCI çekti. Türkiye’dahi böyle güzel ürünler sökmek ülkemizi kalkındırıyor. Üniversite eğitimim sonrası yerde işlerin tek parçası olmayı isterim, o nedenle buradayım.”



Cenk Gündoğdu bile makine mühendisliği öğrencisi olduğunu belirterek, “SAHA EXPO’yu ailemle ziyaret ediyorum. Burada şirketlerle görüşme olanağı bulduk, sayı güzel tek hizmet. Geliştirilen yerli ürünleri yaşayan olarak görme şansı bulduk. Bu alana ilgim var, şans bulabilirsem savunma sanayi firmalarından isteklendirmek üretmek istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 28 Ekim 2022 / 23:44


Togg’dan yapılan tanımlamaya göre, “Bir otomobilden fazlası” için yola kaynak Togg, 2023 yılının ilk çeyreğinde pazara sunacağı yaradılıştan elektrikli ilk alık cihazı C SUV’bile “Türkiye’nin Renkleri”ni kullanıcılarıyla buluşturacak.


Togg, Türkiye’nin etkileyen güzelliklerinden ilham alarak tasarlanan otomobilin hariç renklerine “Anadolu”, “Gemlik”, “Oltu”, “Kula”, “Kapadokya” ve “Pamukkale” isimlerini verdi.


2023 yılının ilk çeyreğinde pazara sunacağımız yaradılıştan elektrikli ilk alık cihazımız C SUV’bile “Türkiye’nin Renkleri”ni sizlerle buluşturacağız.

Kampüsümüzün dahi yer aldığı #Gemlik’in zeytin ağaçlarının gölgesindeki mavi suları… pic.twitter.com/NlNxtSk7nb


— Togg (@Togg2022) October 28, 2022


Togg, kampüsünün dahi yer aldığı Gemlik’in zeytin ağaçlarının gölgesindeki mavi sularını, Anadolu topraklarındaki cana yakınlık ve tutkuyu yansıtan kırmızıyı, Oltu taşının göz alcu siyahlığını, parlak dokusunu, sağlam yapısını, Kula’nın tabiî yapısı, kayaçları ve vadileriyle yerkürenin milyonlarca yıllık geçmişini bugüne taşıyan gri ihtişamını, Kapadokya’nın olağanüstü güzellikteki tabiat harikası peri bacalarının toprak ve kum bejini, Pamukkale travertenlerinin göz kamaştıran beyazlığını, C-SUV’un hariç renklerinde buluşturdu.


“Ülkemizin sahip olduğu eşsiz güzelliklerden ilham alıyoruz”


Açıklamada konuya ilişkin görüşlerine yer verilen Togg Üst Yöneticisi (CEO) M. Gürcan Karakaş, global tek marka oluştururken tevellüt yerinin Türkiye olduğu bilinciyle hareket ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:


“Fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 Türkiye’ye ilgili, küresel düzeyde rekabet edecek tek marka ortaya anlamak ve Türk mobilite ekosisteminin çekirdeğini oluşturmak hedefiyle çıktığımız yerde yolda, ülkemizin sahip olduğu eşsiz zenginliklerden ilham alıyoruz. Logomuzda bile vurguladığımız dualite temasında olduğu gibi ‘hissî’ Doğu kültürü ve ‘rasyonel’ Batı kültürlerinin harmanlanmasını temsil fail tek markayız.


İlk alık cihazımızın renklerini tasarlarken dahi Türkiye’mizden ilham aldık. ‘Anadolu’, ‘Gemlik’, ‘Oltu’, ‘Kula’, ‘Kapadokya’ ve ‘Pamukkale’ isimli renklerimizle ülkemizin sahip olduğu eşsiz güzellikleri Togg’un ilk alık cihazı C-SUV modeli ile kullanıcılarımızla buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz.”

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 28 Ekim 2022 / 19:44


Son gününde yine hıncahınç programı ile uyanıklık cazip zirvede gün süresince girişimci takımlar yatırımcılarla görüşmelere sürme ederken ikinci gün sonunda yarı finale kalan 35 girişim arasında yapılan değerlendirmeler sonucunda finale kalan 10 girişim belirlendi. Finale kalan 10 girişim içerisinden gün içerisinde gerçekleşen son kıymetlendirme ve sunumların akabinde dereceye giren ilk 3 ödül töreninde açıklandı.


Ödül töreni öncesinde Take Off İstanbul sahnesi T.C Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı tıpkısı zamanda TEKNOFEST İcra Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Kacır’ı ağırladı.


Gençlere özel tek sunum gerçekleştiren Kacır etkinlik ile ilgili olarak şunları söyledi:


“TEKNOFEST’in en önemli etkinliklerinden akraba olan Take Off İstanbul’bile atlas farklı coğrafyalarından, ülkelerinden girişimciler, yatırımcılar, özel sektörün ve kamunun yöneticileri tek araya geldiler. Dünyanın henüz iyi tek çevre olabilmesi namına girişimcilerimizin geliştirdikleri yenilikçi teknolojileri kendi gözlemleme imkânı buldular. Gerçekten bölgenin en yetişkin girişim etkinliğine ev sahipliği yapıyoruz. Bundan yetişkin mutluluk ve gurur duyuyoruz.”


“Dünyayı şekillendirecek girişimler ‘Take Off’tan eski”


Selçuk Bayraktar Take Off İstanbul katılımcılarla geçmişte, ilk girişimcilik yıllarında yaşadığı az anısını paylaştı.


Take Off İstanbul ile ilgili olarak, “Take Off her yıl kendi üstüne koyarak giden ve geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en yetişkin zirvesi olmayı muvaffak tek etkinlik. Bu yıl 60 ülkeden katılım var. Dünyayı şekillendirecek girişimlerin Take Off’tan çıkacağına inanıyoruz. Bunun içinde düzenliyoruz. İnşallah gençlerimiz azimle, inanarak, gayretle ülkemizi muasır medeniyetlerin ötesine taşıyacaklar. İnsanlık yararına, ülkemizin faydasına nice işler başaracaklar” şeklinde görüşlerini iletti.


Take Off İstanbul evlâ Navlungo oldu


Uluslararası Girişim Zirvesi Take Off İstanbul’bile finale kalan 10 girişimin içerisinden dereceye girmeye hak kazananlar malûm oldu


Üçüncülük Tranzmeo, ikincilik Algbio ve birincilik ödülü Navlungo’nun oldu.


Birinciliği elde fail girişim Navlungo’nun geliştirdiği teknolojik proje ile sınır ötesi açınık-ticaret lojistiği ve KOBİ’lere, çevrimiçi perakendecilere ikmal çözümleri sunuluyor.


Ödüllerini Selçuk Bayraktar’ın elinden saha girişimciler ayrıca birincilik ödülü olarak 20 1000 abd, ikincilik ödülü olarak 15 1000 abd ve üçüncülük ödülü olarak 10 1000 abd öncü.


Türkiye’nin teknoloji girişimleri için bölgesel tek merkez olma hedefine yönelik önemli tek zirve olan, yerli ve yabancı girişimcileri yatırımcılarla tek araya getiren Take Off girişim zirvesi gelecek yıllarda henüz bile büyüyerek sürme edecek.


Yurt dışından ve yurt içinden katılımcıların yer aldığı, 2022 yılında Türkiye’nin en yetişkin girişimcilik zirvesi olmuş olan Take Off bu sonraki yıllar için dahi hedefini büyüttü.


Türkiye’nin Orta Doğu, Kuzey Afrika, Amerika Birleşik Devletleri, Güneydoğu Asya ve Avrupa bölgelerinde bağcıklı teknoloji girişimlerinde yatırımcılar için merkezi tek konumda olması ile uyanıklık cazip zirve, uluslararası güçlü girişimlere, mentorlara ve kurumsal firmalara ev sahipliği yapmaya sürme edecek.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.

yazarYazar: | tarihTarih: 28 Ekim 2022 / 15:44


Türkiye’nin, Cumhuriyet’in 100. yılında vitrine çıkarmaya hazırlandığı Hürjet, Atak-2 ve Milli Muharip Uçak için yoğun tek emek yürütülüyor.


Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, Hürjet ve Atak-2’nin “mock-up”ları SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda sergilendi.


Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Genel Müdürü Temel Kotil, yaptığı açıklamada, Atak helikopteri için İtalyanlarla yapılan çalışmanın akabinde şirketin özgün helikopter çalışmalarının Gökbey ile başladığını söyledi.


Atak-2’nin yerde özgün çabaların devamı olduğunu vurgulayan Kotil, tüm bunları yaparken uçuş kontrol sistemleri, aviyonikler, dişli kutuları ve başka abaşo sistemleri geliştirdiklerini dile getirdi.


Kotil, yerde icraat nedeniyle tek sonraki helikopter projesinin henüz kolay hayata geçirilebildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:


“En zor helikopterimiz Gökbey’di. Gökbey’in ilk uçuşunda ağlamıştık, Atak-2 dahi ağlatacak inşallah. Bunlar güzel ağlamalar, gün sayıyor, 2023’ün ilk çeyreğinde uçuracağız. Atak, 5 tonluk tek helikopterdi, Atak-2 10 tonluk tek helikopter. Tümüyle tığ geliştirdik. 1 tondan fazla mühimmat olacak üzerinde. Tüm sofistike elektronik savaş sistemleri, düşmanı izleyen, uzaktan vuran sistemler yer matlûp.


Kendi klasında materyalizm zaman olmasını istiyoruz. En iyi helikopter ABD yapımı ‘Apache’ derler. Sonradan yapılanlar öncekileri geçer. Biz dahi geçmeyi bekliyoruz. 2025’te Kara Kuvvetlerimize ilk teslimatı yapacağız. İlk uçuştan sonra sertifikasyon ve teslimat olacak. İmalatına sürme ediyoruz ama sayısal olarak 5 yıldır çalışıyoruz, helikopter fiziksel olarak ise 5 ayda ortaya çıkıyor.”


“Arkadaşlarımız karınca gibi çalışıyor”


Hürjet’tin dahi üretim çalışmalarının sürdüğünü nâkil Kotil, bunun yanında sert dağının görünmeyen kısmında bile tasarım çalışmaları, rüzgar tüneli, güçlü kuş, simülatör, yakıt test altyapısı gibi yatırımlar bulunduğunu vurguladı.


Kotil, Hürjet Projesi kapsamında 2 prototip uçak üretimi gerçekleştirdiklerini anlatarak, “Uçaklardan birini mekanik testte kullanacağız, mukavemeti yerinde mi niteleyerek bakacağız. Diğerini uçuracağız. Hava Kuvvetlerimize 16 tane teslim edeceğiz.” niteleyerek konuştu.


“Uçak yapmanın, daracık odalara koca koca sistemler yerleştirmek” anlamına geldiğini tamlayan Kotil, “Arkadaşlarımız karınca gibi çalışıyor. Hürjet, Atak-2, Milli Muharip Uçak ile 100. yılımıza sayı gür sesle gireceğiz.” dedi.


2028’dahi yerli motor hedefi


Kotil, tüm projelerin önemli olduğunu yalnız Milli Muharip Uçağın ülkenin kaderini etkileyecek tek sistem niteliği taşıdığını söyledi.


“Havanızı korumak istiyorsanız yerde uçağa ihtiyacınız var” tekbencilik Kotil, uçağın imalatının sürme ettiğini bildirdi.


Kotil, uçak gövdelerinin toprak toprak yapıldığını ve birleştirmelerin başlayacağı sınamak paylaşarak, “Bugünlerde gövde birleştirmeleri başlayacak. Gelecek ağrı iniş takımları üzerine konulacak, motorunu koyacağız. Yılbaşı itibarıyla testlerine başlarız. 18 Mart 2023’te motorunu çalıştıracağız.” ifadelerini kullandı.


Milli Muharip Uçağın motorunu yerli olarak geliştirmek için Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’ne ilgili TR Motor’un icraat yaptığını söyleyen Kotil, şunları kaydetti:


“Orada 200’takt fazla mühendis tek araya geldi, 1000’açınık gerçek gidiyor. Çok güzel tek ekip oluştu. Hedef, 2028’dahi teslim edeceğimiz Milli Muharip Uçağın Türk motoruyla teslim edilmesi. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafında kontrat ihalesi henüz bitmedi. TR Motor bile seçilmiş olumsuzlama ama tığ öz kaynağımızla yol alıyoruz.”


Kotil, Türkiye’nin savunma sanayisinde dünyaya kendisini anlatmayı başardığını vurgulayarak, “Artık ürün yetiştirme gayretindeyiz. Birçok kontrat imzalanıyor. Türkiye, kazanç olarak bile reel olarak bile oldukça iyi tek noktada. Türkiye ülkesini korumada, dünyaya satmada, insan yetiştirmede çevrilme yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.