logo

Sitemize hoşgeldiniz.
Tarih: 03-19-2024
Saat: 05:35

Tıklaindir

Dosya Arşivi
Site Map Contacts anasayfa
You are here: Home » Archives for Ağustos 2022
yazarYazar: | tarihTarih: 12 Ağustos 2022 / 13:43


Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda 2. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferini gerçekleştiren ilim heyeti Tromso Limanı’ndan başladıkları çokluk seferiyle 82 basamak kuzey enlemine kadar çıkarak çalışmalarını tamamladı.


Küresel iklim değişikliğinin etkileriyle en sayı ısınan arktik bölgede, yaklaşık 1 buçuk milyon kilometrekare çokluk buzu erimiş merkezde. 1970 yılından itibaren uydu verileriyle yapılan icraat her yıl çokluk buzlarının azaldığına işaret ediyor.


2. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferinin çokluk buzları ve buzullar konusunda çalışmalarını yürüten Lojistikten Sorumlu Sefer Lider Yardımcısı Kapt. Özgün Oktar, Arktik Okyanusu’nda gerçekleştirdiği en önemli projelerden birinin buzların gözlenmesi olduğunun altını çizerek “Deniz buzları aslında görülenden sayı henüz farklı yapılar. Arktik Okyanusu’nda kış döneminde çokluk suyu sıcaklıklarının düşmesi, denizin donması ile oluşan çokluk buzları yaz döneminde kısmen eriyerek okyanusun üzerinde tek örtü oluşturur.” dedi.


“Bu sert örtüsü çokluk ile hava ilişkisini değiştirirken tıpkısı zamanda iklimlerin oluşması için önemli tek girdi sağlar.” yorumunu yapan Oktar, ” Yine yerde çokluk buzları buradaki sayı yaşayan türü için dahi evdir, avlanma alanıdır, arıcı alanıdır. Bu sebeple önemli tek noktadadır. Deniz buzlarını 1970’lerden günümüze kadar uydu verileri ile takip ediyoruz. Ancak uydu verileri söylemek yersel teyit ihtiyacı var söylemek. Biz dahi yaz sezonu için Barents Denizi’nde çokluk buzlarını gözlemleyerek bunların uydu verilerinin doğrulanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.


“Bir kadre suyun Arktik Okyanusu’ndan başlayıp eksiksiz dünyayı dolaşarak tekrar Arktik Okyanusu’na gelmesi 1000 yıl sürecekti”


Oktar, çokluk buzlarının çokluk suyunun donması ile oluştuğunu ifade ederek “Deniz buzları donma sırasında içindeki tuzun tek miktarını denizin içine bırakarak, denizin dibinde henüz yoğun tek su kütlesi oluşturuyor. Bu su kütlesi denizin tabanında tek akım sistemi başlatıyor. Bu akım sistemi eksiksiz okyanusları dolanarak yine kutup noktalarına geliyor. Eğer tek kadre suyu izleyebilseydik, yerde tek kadre suyun Arktik Okyanusu’ndan başlayıp eksiksiz dünyayı dolaşarak tekrar Arktik Okyanusu’na gelmesi 1000 yıl sürecekti.


Yaklaşık 1000 yıllık tek döngüden bahsediyoruz. Tabi ki yerde akım sistemi bildiğimiz, öğrendiğimiz başka akıntıları bile besleyen sistem. Akıntılar bizim için önemli, zira kara parçaları ve denizler ısıyı tutabilirken aslında hava ısıyı tutan tek yapıda olumsuzlama. Bu sebeple yerde akım sistemi hem hava kütlelerini hem su kütlelerini hareket ettirerek iklimin oluşmasına ve atlas tek sert kütle olmasını engellemeye yarıyor.” dedi.


“Deniz buzları atlas tek sert çağına girmesini engelleyen yapılar”


Deniz buzlarının mevsimleri ve hava olaylarını sağladığını, iklim sistemine en yetişkin girdi olduğunu kaydeden Oktar şunları söyledi:


“Deniz buzları atlas tek sert çağına girmesini engelleyen yapılar. Ancak buzullara baktığımız zaman, bunlar atlas son buzul maksimumundan günümüze kalan yapılar. Buzullar kara parçaları üzerinde bağcıklı, son buzul maksimumundan günümüze kalmış sert kütleleri ve bunlar tatlı su. İklim değişikliği ile beraberce özellikle Arktik bölgesinde atlas başka alanlarına kıyasla ısınmanın iki kat henüz hızlı olduğunu düşündüğümüz zaman, tığ hem çokluk buzlarını hem dahi buzulları kaybediyoruz. Deniz buzlarının kaybolması iklim sistemimize ekstremleri yaşamamıza neden olurken, buzulların kaybolması ise denize tatlı su girdisi yaparak çokluk seviyesini etkiliyor ve denizin tuzluluğunu değiştirmektedir.”


Kapt. Özgün Oktar, günlük hayatta bile iklim değişikliklerinin etkilerini hissettiklerini ifade ederek, ” Belki gerçek tek kıyas olmayacak ama 2019’bile gerçekleştirilen ilk Arktik Bilim seferinde tıpkısı dönemde gemimizle 80,5 basamak enlemine kadar ulaşmış ve burada çokluk buzu ile karşılaşmıştık. Bu sene ise 82 basamak enlemine kadar neredeyse ulaşmayı sağladık. Bu bile arktik bölgesinde şu ana kadar erimiş ve tekrar donmayan yaklaşık 1,5 milyon kilometrekare çokluk buzunun bizim için günlük yerde seferler açısından gösterimi olmuş oldu.” yorumunu yaptı.


Arktik bölgenin, etrafı kıtalarla çevrik atlas en sığ okyanusu olduğunu söyleyen Oktar şunlara dikkati çekti:


“Bir göl gibi düşünün, tek tarafında Kuzey Amerika kıtası, tek tarafında Asya ve Avrupa var. Antarktika’ya baktığımızda ise etrafı okyanusla çevrik yetişkin tek kıta görüyoruz. Antarktika dünyadaki buzullarının yüzde 90’ını barındırıyor. Geri kalan buzullardan tek kısmı Himalayalar’bile ama çoğunluğu Arktik’te, Grönland’bile ve Svalbard Takımadaları üzerinde. Bu aslında iklim açısından sayı yetişkin farklar yaratıyor. 80 basamak enleminde havanın görece henüz mutedil olduğunu yaz sezonunda görüyoruz. Ama Antarktika’daki durumumuz, 68 basamak güney enleminde, yani kampımızın durduğu Horseshoe Adası’nda bu sayı henüz sert hava koşullarını yaşayabildiğimiz anlamına geliyor.”


Her iki kutup noktasının ekosistem açısından yetişkin farklılıklar içerdiğinin altını çizen Oktar sözlerini şöyle sürdürdü:


“Kutuplarda hava, iklim ve ekosistem farklı. Bazı ortak türler her iki kutup bölgesinde görülse dahi bunlar bazen kuş türleri ve balinalar. Bunlarla beraberce kutupların kendine özgü türleri dahi mevcut. Arktik aslında kutup ayılarının yurdu iken, Antarktika penguenlerin yurdu. Arktik’açınık özgü tür olan kutup ayısı iklim değişikliği sebebiyle nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Biz dahi seferimizde yaklaşık 20 gün süresince kutup ayısını görmek için sayı çaba sarf ettik.


Uzun süreli gözlemlerle çevremizi inceledik. Kutup ayıları dediğimiz zaman, çokluk buzu üzerinde avlanan canlılar. Haliyle çokluk buzlarının iklim değişikliği ile beraberce eriyor olması, kutup ayılarının avlanma alanlarını daraltarak bunların bölgelerini kısıtlıyor. Yani henüz kuzey enlemlerde, henüz farklı tek noktada bulunuyorlar ve rekabet artıyor, beslenmeleri zayıflıyor. Bu sebeple yerde türler ihtimal dahi yakında yok olacak. Deniz buzunun erimesi, bölgede sürdürülen bazen avcılık türleri, ısınma, kalori azalması, kutup ayılarının yerde bölgede azalmasının en yetişkin sebepleri.”


Antarktika kıtasında rezervlerin henüz zengin olduğunu ifade fail Kapt. Özgün Oktar, ” Antarktika’bile herhangi tek rezerv kullanılamıyor ama Arktik’açınık baktığımız zaman yetişkin petrol şirketlerinin milyarlarca dolarlık yatırımlarıyla buradaki petrolün, gazın halihazırda kullanıma girdiğini ve eriyen çokluk buzu ile beraberce yeni bölgelerin dahi yerde amaçlarda kullanılabildiğini görüyoruz.” dedi.


“Küresel iklim değişikliği ile kuzey enlemlerde çokluk trafiğinin arttığını gözlemleyebiliyoruz”


Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi kapsamında kuzey kutup bölgesinde, gemi çokluk trafiği ile ilgili çalışmaları yürüten Uzak Yol Vardiya Zabiti Kapt. Doğaç Baybars Işıler dahi “Küresel iklim değişikliği ile beraberce içildikten kuzey enlemlerde dahi çokluk trafiğinin arttığını gözlemleyebiliyoruz. Normal şartlarda herhangi tek geminin kuzey ya bile garp Avrupa’dan yola çıktıktan sonra Suez Kanalı’nı kullandıktan sonra Uzak Doğu’ya ulaşması arasında gecen süre ile kuzeydeki çokluk rotaların kullanılması arasında neredeyse iki kattan fazla fark bulunmaktadır. Bunlar bile çokluk trafiğinin içildikten 76 basamak enleminin dahi kuzeyinde giderek arttığını bize gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.


Işıler sözlerine şöyle sürme etti:


“Günümüzde hem sert kıran gemilerin çoğalmasının hem dahi yerde alanda benzinli personel sayısının artmasının önü açılıyor. Gemilerin geçtiği rotalar süresince bıraktığı tek takım izler tıpkısı zamanda ticaret sistemini ve hacmini dahi belirler konumda bilgiler sunuyor. Ayrıca kullanılmaya başlanılan Kuzey Deniz rotalarındaki gemilerin sayısı, kullandıkları ekipmanlar, taşıdıkları yük miktarları çevre ticaretinin geleceği hakkında önemli veriler sunuyor. Artık çokluk buzu içerisinde seyir edilebilen bölgeler olduğu için gemilerin dahi yeni rotalarla beraberce başka yakıt kaynaklarıyla ya bile henüz kısa su yollarında seyretmelerinin incelenmesini sağlıyoruz.”


“Dünya üzerinde gemilerin seyirde uyması gereken kimi kurallar mevcut. Bu kurallar okyanuslarda, su yollarında, denizlerde ve muayyen bölgelerde henüz bile özelleşerek katı hale gelebiliyor.” tekbencilik Işıler, konuşmasını şöyle tamamladı:


“Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) koyduğu kurallar çerçevesinde her geminin özellikle atıkları konusunda hem hava atıkları hem dahi kendi yararsız atıkları hususunda kimi kuralları izlemesi gerekmektedir. Gemiler geçtiği bölgelerdeki emisyon değerleri ile, yani yakıtlarını yaktıktan sonra havaya saldıkları gazlarla beraberce, emisyon değerleri aslında hepimiz için bize iz oluyor. Günümüzde yüksek sülfürlü yakıtların kullanımı azaldığı için emisyon konusunda tek hayli titiz olunmakta. Kuzey çokluk rotaları bile aslında yerde çokluk rotalarını azalttığı için salınan emisyonları bile azaltıcı görevi üstleniyor.”

Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.